15 Ekim 2010 Cuma

Ay çiçeği güneşe aşık olunca...


Şu hayatta acımadan üzerine basıp geçtiğimiz ne çok hikaye var değil mi?.. Ya da gözümüzün önünde yaşanmasına rağmen özünü göremediğimiz, fakat kendimizce ve belki de haksızca yorumladığımız türlü türlü yaşantılar...
Bu da yine Elif Şafak'ın diğer kitaplarından alıntılardan oluşan kitabı "Kağıt Helva"da okuduğum küçük bir hikaye... Paylaşıyorum, belki bir an durup kendimizi sorgulamamıza neden olur diye...

Ay çiçeği güneşe aşık olunca gülmekten kırılmış bütün bitkiler. "Güneş gökyüzündeki tahtından bir an bile ayrılmaz. Kudretli ve ulaşılmazdır. Sen kim o kim? Vazgeç bu sevdadan" demişler hep bir ağızdan. Ayçiçeği sesini çıkarmamış. Sevdalı gözlerini dikmiş güneşe; bakmış bakmış bakmış.


Uzun müddet hiçbir şeyin farkına varmayan güneş, nihayet bir gün, ayçiçeğinin bakışlarını hissetmiş üzerinde. Önce geçici bir heves sanmış, ama zamanla yanıldığını anlamış. Ayçiçeği öyle inatçıymış ki, güneş tahtını nereye taşırsa yılmadan usanmadan o yöne çevirmiş başını.
Derken bir öğleden sonra, artık bu takipten bıkan güneş sapsarı gazabıyla kavurmuş ayçiçeğini. Daha simsiyah duman tüterken üzerinde, insanlar akın etmişler olay mahalline. "Yaşasın!" demiş içlerinden biri. "Şimdi ne güzel çitleriz bu aşkı."
Aynı gece televizyon karşısında acıklı bir aşk filmine gözyaşı dökerken, çitlemişler ayçiçeklerini...

MAHREM Kitabından...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder